12 Nisan 2020 Pazar

MONARŞİ ...


12.04.2020
MONARŞİ :
Siyasal gücün bir tek kişinin elinde bulunduğu ve yönetimin genellikle kalıt yoluyla aile bireylerine geçtiği devlet biçimi.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
OLİGARŞİ :
Siyasal gücün birkaç kişiden oluşan küçük bir grubun elinde bulunduğu yönetim biçimi.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
DEMOKRASİ:
Siyasal denetimin doğrudan doğruya halkın ya da düzenli aralıklarla halkın özgürce seçtiği temsilcilerin elinde bulunduğu, toplumsal ve ekonomik durumu ne olursa olsun tüm yurttaşların eşit sayıldığı yönetim biçimi.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
CUMHURİYET :
Ulusun, egemenliğini kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı devlet biçimi.
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
İnsan merak ediyor acaba bizi gerçek anlamda kim yönetiyor diye. Ülkeler arasındaki savaşlar genellikle diğerine hükmetmek için verilmiş birer çabadır.
Her savaşın sonunda bir galip bir de mağlup olur. Bunu kimin kazandığını nasıl anlarız peki ? Türk milleti olarak iki bin yıllık bir geçmişe ve devlet geleneğine sahibiz. Hiçbir zaman bu aziz millet devletsiz kalmamıştır. Bunu başarabilen dünyada devlet sayısı az denecek kadardır.
Monarşi yönetimi sadece bir kişinin iki dudağı arasından çıkan kararların kanun hükmünde olmasıdır. Bu yönetim devletin uzun ömürlü olması için tercih edilen ve amaçları kati olan bir düzendir. Bu düzen içerisinde sadece devletin bekası önemlidir. Hiçbir şekilde kişiler ve halk ön planda olmaz.
Yakın bir tarihte bizlerin canlı olarak izlediği İngiltere seçilmişler ve Kraliçe arasındaki kırılmaya şahit olduk. Bu nasıl bir kırılma idi peki ? Kraliçe AB (Avrupa birliği) den çıkmak istedi. Seçilmişler (Theresa Mary May ) ise AB de kalmak istediler. Bu çekişme bir müddet devam etti ve sonunda Kraliçe seçilmişlerin meclisini 15 gün tatil etti. Bu bizim mantığımıza göre Demokrasiye müdahale idi. Halbuki İngiltere’de ki demokrasi Kraliçenin iki dudağı arasında olduğunu bilmeyenler çok şaşırdı. İngiltere’de yapılan seçimlerin tamamı Kraliçenin kontrolünde olan bir seçim ve buna da demokrasi demek ne kadar doğru ?
Bir müddet sonra meclis açıldı ve Başbakan MAY istifa ederek seçime gidildi. Halbuki bu arada referandum bile yapılmıştı.
Seçimler de dedesi bir Türk hain olan kişinin torunu BORİS JOHNSON seçildi. İlk icraatı AB den çıkmak oldu. Bunu hemen Kraliçe de onayladı. Monarşideki Demokrasiler angarya işleri yapmaları için seçilen kişiler olarak not etmemizde sakınca yoktur sanırım.
Buraya kadar sizlere bir yapının nasıl işlediğini anlattım.
ŞİMDİ ……
Asıl konumuz bu tarz yönetimlerin dünyayı sömürüdeki aletleri ve sistemleri nelerdir ? Bunu bir irdeleyelim.
Demokrası gerçek anlamda özgür bir yönetim biçimi olduğu kanaati her birimiz için doğru kanaattir. Halkın seçtikleri ve halkın istedikleri birinin başa gelmesi ve yönetmesi olarak biliriz.
Gözden kaçırdığımız önemli noktalar olduğunu ya hiç akletmeyiz veya görmemezlikten geliriz.
Demokrasilerin ana unsuru partilerdir. İşte olay buradan başlıyor ve buradan yorumlayalım.
Partiyi kim kuruyor. Bunu kuran kişinin kabiliyeti ve dış bağlantıları var mı veya ne kadar milli. Daha sonra sistemin işlemesi için Millet Vekillerinin tespiti. İşte burada da bir sıkıntıyı sizlerle paylaşmak isterim. Millet vekili adaylarının halk tarafından değil de parti liderinin vereceği karar ile seçilmesi. Bu da ayrı bir Monarşi modeli. Daha işin başında iken monarşi işin içine giriyor. Seçimlerin yapılması ve iktidar olunması halinde monarşi yine devam ediyor. Halk sadece oy kullanıyor ve partinin göstereceği adaya dahi müdahil olamıyor. Parti lideri hegemonyası aynen devam ediyor. Buna ben Demokrasi Monarşisi diyorum. Demokrasinin ana ifadesinden tamamen uzak.
Demokrasinin üzerinde üniter bir yapı olarak da Cumhuriyet şapkası var. Bunu burada tahlil etmeyeceğim.
Dünyaya baktığımızda sömüren ülkeler Monarşi ile yönetiliyor, sömürülen ülkeler ise Demokrasi ile yönetiliyor. Yönetim biçimi Demokrasi olan ülkelerin birer sömürge ülkesi olduklarına kanaatim tamdır. Çünkü Monarşisin matbu olmayan kanunlarına göre her yaptıkları savaştan sonra mağlup ettikleri ülkeyi Demokrasi ve Cumhuriyet olarak yönetim biçimini ihdas etmeleri. Bu sayede sömürülerini Demokrasi adı altında tepki çekmeden yapmalarını sağlamış oluyorlar.
Demekraside başka bir tehlikede kolaylıkla adam devşirebilmeleri. Her toplumda olduğu gibi bizim toplumumuzda farklı ırklardan oluşmakta. Bazen cehaletini kullanarak, bazen dini inançlarını kullanarak bazen de kavmi milliyetçiliği kullanarak adam devşirebiliyorlar. Ve bunu çok kolay yapıyorlar. O kadar güçlüdür bu Monarşi yönetimi ki kanunları bile kendi çıkarlarını koruyacak şekilde bizlerin seçmiş olduğu vekillere kabul ettirerek kanunu yürürlüğe koyarlar.
BU MODERN ÇAĞDA DEMOKRASİ MONARŞİNİN KÖLESİDİR...
Dünyanın hiçbir yerinde Demokrasinin gerçek anlamının zuhur ettiği bir devlet yoktur. Bu büyük bir iddiadır. Bu iddiayı çürütmek isteyen dostların olayı hiç şahsi fikirlere hapsetmeden araştırdıkların da benimle aynı fikirde olduklarını göreceklerdir.

Mustafa YERLİ


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder